Fakîh (fıkıh âlimi) olan Mesud ibn Ömer et-Taftazânî “Ed-Durru’n-Nadîd li Mecmuâti ibni’l-Hafîd” adlı eserinin 181. sayfasında şöyle demiştir: “Hanefiler bir takım esaslar (temel kurallar) belirtmişlerdir. Bunlardan biri şudur ki, kim küfür lafzını, onun küfür olduğunu bilmeyerek seçenekli bir halde (ölüm ile tehdit edilip de küfür sözünü söylemeye zorlanılmadan) söylerse, o âmmet-i ulemâya (âlimlerin geneline) göre küfre girmiştir (Dinden çıkmıştır) ve böylesi cahillik sebebiyle de özürlü kabul edilemez.”

Dinden çıkaran Küfür sözlerine dair bazı misaller verilecek olursa örneğin haşa:

“Allâh baba” demek,
“Allâh hareket ediyor” demek,
“Allâh zatıyla bir mekandadır” demek,
Allâh zatıyla yönlerin birindedir” demek,
“Allâh oturuyor” demek veya benzer noksanlık içeren sıfatları Allâh hakkında kullanmak tüm alimlerce küfür olarak kabul edilen küfürlerdendir.

İşte bu ve benzer küfür sözlerini ağzına alan kişiler, bu sözleri söylemekle Dinden çıkacaklarını bilmeseler de, buna rağmen yine de Dinden çıkmış sayılırlar, çünkü bu gerçeği bilmemeleri özür değildir. Dinden çıkan kişi ise derhal işlediği küfürden kopması, o küfrün küfür olduğunu kabul ederek Dine geri dönmek için kelime-i şehadeti diliyle söylemesi farzdır ve İslâma geri dönme durumunu kesinlikle geciktiremez, çünkü devamla küfür üzere kalmaya rıza gösterilemez, bir başkasının küfrüne rıza gösterilemediği gibi. Âlimler der ki, “Küfre rıza göstermek küfürdür” yani gerek kişinin kendi küfrü olsun gerekse bir başkasının küfrü olsun küfre hiç bir şekilde rıza gösterilemez.

Mesud ibn Ömer et-Taftazânî el-Heravî, hicri 8. asırda yaşamış ve hicri 791 yılında vefat etmiş fikih âlimlerindendir, Allâh ona rahmet eylesin