Yusuf Nehahani (vehhabiler ve Teymiyye hakkında)

Plaats een reactie

Birinci uyarı!

Bu kitabın “Giriş”kısmı ve sekiz kısmından her biri, tek başına IBNI TEYMIYYE ve Vehhabi taifesinin bid’atını reddetmeye yeterlidir.
En az anlayışı ve insafı bulunan bir müslüman, bunu mütalea etse, Resulüllah’ın ve diğer büyüklerin kabirlerini ziyareti ve büyüklerden meded dilemeyi yasaklamakta bu fırkanın açık bir sapıklık içinde bulunduğunu bilir. Hele bu ziyaret ve istiğase peygamberlerin efendisi için yapılacak olursa!

Girişin ve beş kısmın içindeki birçok nakli ve akli deliller ve dört mezhebin ilim adamlarından islam önderlerine ait sözler, bu hususun
meşru olduğunu isbatlamaya ve IBNI TEYMIYYE’YI reddetmeye yeterlidir.

Ey benim şu kitabımı okuyan kimse! Şayet sen, dört mezhebden bir kimse değil de, ibni Teymiyye’nin bid’atlerini sızdıran bir kimse isen, bundaki delil ve bürhanlar sana bir kanaat veremez. Müslümanların imamlarından ve bu yüce dini himaye için uğraşanlardan yapılan pek çok nakiller, sende bir tesir yapmaz. Bu takdirde sen, dalalette olanların en ileride bulunanı ve şerlilerin öncüsü oldun demektir. Bu hal sende devam edecek olursa, Allah korusun, bir gün küfre düşmenden korkulur.

Biz, bu günkü haline bakarak, her ne kadar senin küfrüne hüküm vermiyorsak da, bu durumun kalbinin zulmetlerle dolduğuna ve nurlardan boşaldığına delalet eder. Bunda şüphemiz yoktur.

Peygamber (S.A.V.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyorlar:
“Günahlar, küfrün kılavuzudur”.


Vehhabiler de ayrı bir durumdadır. Bu taifenin iyileşmesinden ve felahından ümit kesilmiştir. Şüphe yoktur ki, günahların en çirkini, dinde bid’at yolunu tutmaktır. Allahü Teala’ nın en küçük bir hidayet takdir ettiği ve bu kitabı mütalea için kalp gözünde azıcık bir nur halk edeceği bir müslümanın; daha sonra IBN TEYMIYYE’NIN  bid’atının şeytanın işinden olduğunda ve iman ehlini hileye düşüreceği vesveselerin en çirkinlerinden bulunduğunda, bir şüphesi kalacağını sanmıyorum.

[Yusuf Nebhani,Şevâhidü’l-Hak, sayfa 38]

 

Ibn Abidin’in vehhabiler hakkındaki sözleri!

Plaats een reactie

ibn abidin vehhabiler

IBN-İ ABİDİN R.A. DİYOR Kİ: EHLİ SÜNNET ORDUSU (OSMANLI ORDUSU), ALLAH’IN LÜTFUYLA HARİCİ VAHHABİLERE ÜSTÜN GELİP KAHR-U PERİŞAN ETMİŞTİR… Görmüş olduğunuz bu sayfa İbni Abidin’in r.a. Reddul-Muhtar alad-Durril-Muhtar adlı eserinin Darul-Marife -Beyrut baskısının 6. cild 400. sayfasıdır…Hanefi imamlarından İbn-i Abidin -rahmetullahi aleyh-, Muhammed b. Abdilvehhab önderliğinde Necid’de ortaya çıkan grubu şu şekilde anlatıyor:

“Vehhabilik Necd çöllerinde meydana çıkıp Harameyni (Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere) yi almışlardır. İbâdetleri Hanbeli mezhebine göredir. Fakat kendilerinin Müslüman olduğuna inanıp, kendilerine muhâlif olanların müşrik olduğuna inanmaktadırlar. Bundan dolayı Ehl-i sünneti ve Ehl-i sünnet âlimlerinin öldürülmesini mübah görürler. (Hicri) 1233 senesinde Ehl-i sünnet ordusu Allah Teâlâ’nın lütfuyla onlara üstün gelip kahru perişan etmiştir…

Vehhabiliğin tarifi!!( Yusuf Nebhani )

Plaats een reactie

ibni Teymiyye ile onun sakat görüşlerine uyan ve davranışları cihanda kötü bir mesel haline gelenlerin peşine takılmayasın. ibni Teymiyye, bid’atlara bulanmış talebelerin, müslümanların mezheplerine istiğaseyi; Peygamber Efendimiz (S.A.V.) diğer peygamberler ve salihleri ziyaret için sefer yapmayı men edip, muhalefette önderi olmuştur.
Aldatılmış ve başı boş bırakılmış bu kimselerin adeti, yaldızlı laflar etmektir. Maksatlarının dine yardım, ümmetin hidayetine çalışmak, islama ve müslümanlara hizmet etmek olduğunu söylüyorlar. Bu davranışları, kandırılmış bazı ilim talebesinin hoşuna gitmiş ve uzun bir zaman geçmeden onların, dışı yaldızlı laflarını duymuş ve yazılarını mütalea etmiş, neticede onlardan biri olup çıkmışlardır. Bu fitnecilerin adeti, kandırdıkları kimseleri, bazı alimierin eserlerindeki kalem sürçmelerini araştırıp bulmaya çalışmak, sonra da ortaya çıkarıp halka hitaben “Bakın, falan fıkıh alimi kitabında şöyle söylüyor” diyerek ona itirazda bulunmaktır.
Bunu yaparken, sadece o alime değil, onun şahsında fıkıh alimlerinin tamamına ve hatta mezhep büyüklerine itirazlarda bulunmaktır.
Mesela, bir mu haddisin müstehcen ibaresini görseler, onu nakl edip, hem ona hem de diğer muhaddislere itirazlar yağdırırlar. Bir sofınin vuzüha ermemiş bir sözünü görürler, ona ve diğer sefilere ağıza alınmayacak laflarla saldırırlar. Tefsirlerin birinde mevzü bir hadis veya israiliyyata dair bir kıssa görüverseler, o müfessir ile birlikte diğer tefsir alimlerine çirkin sözlerle hakaret ederler.
işte, alimiere karşı onların davranışı! Hayret edilecek şeydir ki, bir çok islam şehirlerinde onlardan bazı kimseler vardır. Sanki şeytan, onların kalbierine bu sapıklıkları, bir anda üfleyivermekte ve bazı haberleri birbirine ulaştırıp yetiştirme hususunda bir kısmı diğerine yardımcı olmakta; tek mezhebin adamlarıymış gibi davranmaktadırlar. Hakıkatte onların mezhebieri yoktur…….

Dinleri, laf ebeliği; maharetleri, tereddüt ve evham peşine takılmaktan ibarettir. Bunlardan her birine hakim olan kanaat, kendisinin bizzat imam olduğu ve müslümanların mezheb imamlarını taklit etmeye muhtaç olmadıkları fikridir.

istedikleri sapıklık ve arzuladıkları yegane şey, bir mes’ele bulup çıkarmak, onunla avam tabakasını tereddüt içine düşürüp şaşırtmak ve din imamlarına itirazlarda bulunmaktır. Geçmiş asırdaki bir alime ait kalem sürçmesine tesadüf etseler, hemen bu asrın ilim adamlarını uyarmaya kalkarlar. Bakarsın ki onu herkese yaymaya çalışırlar. islam alimleri -bilfarz- o şahsı zemmetmeye kalksalar, bu defa o şahsı medh etmeye koyulurlar.

ibni Teymiyye, bu hareketleri sebebiyle, doğrudan ayrıldı ve her yönden ayıplan ma sahasına girmiş oldu. Sen; hak􀼕rete uğramış bu kimseleri, ibni Teymiyye’nin fikirlerini yaymaya son derece düşkün olarak göreceksin. içinde onun fikirleri bulunan kitapları en uzak şehirlere varasıya kadar ulaştırmaya çalışırlar. Maksatları, doğru yoldaki kulları saptırmaktır. Onlar, iyi bir iş yaptıklarını sanmaktadırlar.

[ Yusuf Nebhani, Şevahidü ‘l-Hakk, sayfa 36-37 ]

İmam Eş’ariye isnad edilen iftiralar!

Plaats een reactie

Mütezile, Mücessime ve diğer bazı taifeler, Ebu’l-Hasan el-Eş’arı’ye iftira edip kendisi onlardan uzak olan fikirleri ona isnad etmişlerdir. Ustaz Ebu’l-Kasım el-Kuseyri<< sıkâyetu Ehli’s-Sünne Mana’Lehum mine’l-Mihne>> adli eserinde Eş’arı’yı müdafaa ederek bid’atçıların ona isnad eyledikleri şeylerden uzak tutmuştur. Bunların hepsi, Şubki’nin<<Tabakat>> adli eserinde yazılıdır. Hafız Ebu Bekir el-Beyh

aki de vezir Amidu’l-Kendiriye yazzdiği kitabında Ebu Hasan el-Eş’arı’yı müdafaa etmiş ve bu müdafaası yine Şubki’nin <<Tabakat>>ında zikredilmiştir.

Eş’arı ondan beri olduğu halde onu<<Safvan b. Cehm’in arkadaşıdır>> diye iddia edenlerden birisi de İbn Hazm’dir ki, bu konuyu eseri olan << El-Milel ve’n-Nihal>> de yazmıştır. Şubki, şöyle der:

İşte bu İbn Hazm başkasına dil uzatmakta cesaretlidir. Sırf kendi zannina göre tahkik etmeden başkasından bir şeyler nakleder. Bu kitabındaki sözleriyle, İslam alimlerine hücum etmiştir.

Eseri olan<< El-Milel ve’n-Nihal>> kitabı, kitapların en kötüsüdür. Onda, Ehli sünneti tahkir ettiği, onlardan rivayetleri sabit olmayan zayıf kavilleri kendilerine isnad eylediği ve söyledikleri sözleriyle onları kötülediği için, arkadaşlarımız öna uymaktan halkı men ettiler. Kitabında ehli sünnetin şeyi olan ebu’l hasan el esarı’nın şerefini küçültmüş, bir çok yerinde de onu tekfir etmeye az kalmıştır. İtikadında, esarı bir bidatçından başka bir kimse olmayıp bir çok yerde bidatçılığı ona açıkça isnad etmsitir. Kitaplarda yaptığım sıkı araştırmalara göre, İbn Hazm, Ebu’l Hasan el-Esarıyı yeterince tanıyamamış ve itikadi hakkında sahih bir nakil kendisine ulaşmamıştır.

Ancak, esariye iftira eden birçok kimselerin sözlerini ısıtıp inanmıştır. Hatta bununla da yetinmeyip onu ayıplamıştır. Bundan ve daha başka sebeplerden dolayı Ebu’l-Velid el-Bacı ve daha başka alimler, İbn Hazm’a çatıp beldesinden çıkarılmasına sebeb olmuşlardır. Halk tarafından, yazdığı kitaplarlar yakılmış ve hakkında yapılan hadiseler meşhur olarak kitaplara geçmmıştır. Burada Şubki’nin ibaresi sona erdi.

bende şunu derim ki:

Ebu’l hasan el-Eş’arı’nın hakkında İbn Hazm ile arkadaşlarının dedikleri sözler etkisiz olup, kaya parçasını parçalamak için başını kayaya vuran kimselere benzerler. Şüphesiz, İbn Hazm, Eş’ariden başka İslam alimlerine de dil uzatmıştır.

İşte bu nedenle Endülüs’ün zahidi Ebu’l-Abbas İbnu’l-Arif<< Haccac’ın kılıcı ile İbn Hazm’in dili, bu ümmetin zararı için öz iki kardeştirler>> demiştir.

İbn Hazm mütereddit, çürük akidelinin birisidir. Mütezile’nin Allah’ın sıfatları olmadığı akidelerine muvafakat ediyor. İslam akidesi hakkında ki itikadında birçok hatalar vardır. En çirkin ve faşid inancalarından biriş<< El-Milel ve’n-Nihal>> eserindeki, Allahü Teala’nın kendine çocuk edinmesi caiz olduğu tabiridir. Ve bu görüşüne Allahü Telaanın Kurani Kerimdeki<< eğer Allah(bilfarz) bir evlat edinmek isteseydi elbet yaratacağından dilediğini seçecekti>> mealindeki ayeti getirmiştir. Şeriat’ın füruiyatındaki hatalara gelince, sayılmıyacak kadar çoktur.

Kendisine aldananlara hayret veren<<muhalla>> adli kitabı mezkur hatalarla doludur. Mağrıb alimleri, adı geçen kitabı ve diğer kitaplarını tenkid ederek arapçal olan<<Muhalla>>(Süslenen) kitabın üzerine bir nokta koyup<<boşanan<< manasına gelmiştir. Muhammed b. Zerkünel Ensari el-İşbili’nin <<El-Muhalla firreddi ale’l-Muhalla)) diye bir reddiye yazmış olması, eserin hatalı olduğuna dair bir şahittir. Ebu’l-Velid el-Bacı’nın de, onu delillerle susturması, özellikle Mağrıp uleması ve genel olarak da doğu uleması nezdinde itibarını düşürdü.

[Ebu Hamid bin Merzuk, Bera’atü’l-Eş’ariyyîn, sayfa 95-96]

Es’ari taifesine lanet/tekfir etmek!?!?!?

Plaats een reactie

El-hafız’ın mezkur <<Tarih>> kitabında, bir istifta(fetva talebnamesi) yazısı olup o dahi <<Tebyinu Kızbi’l-Müfteri>> adli kitapta yazılmıştır. İbarenin özü şudur: “ Eş’arı taifesine lanet etmek, onları tekfir eylemek için toplanan bir topluluk hakkında, büyük fıkıh alimlerinin fetvaları nedir? Ve bu nedenle onların hakkında nelerin yapılması vaciptir?” Diye soruldu.

Bunun üzerine Kadı’l-kudat(başkadı) Ebu Abdullah ed-Damığanı el-Hanefi, şöyle cevap verdi: “Müslüman taifesine lanet edip onları tekfir eden herhangi bir kimse, dinde bir bidat işlemiş, caiz olmayan bir iş yapmış olur. Bu gibi tekfir olayını önleyerek kendisinin ve benzerinin bu gibi işlerden menn edilmesi, cezalandırılması, işbaşında  olanın üzerine vaciptir. Allah, işbaşında olanlara yardımcı olanları güçlendirsin!”.

Muhammed b. Aliyyu’d-Damığanı de bu suale şöyle cevap verdi: “Başarılar Allahtandır. Eş’ariyye taifesi, Peygamber(sav) sünnetine uyanların önderledirir. Şeriat’ın yardımcısı olup bidatçı taifelerinden kaderiyye ve rafizilerin yanlış düşüncelerini reddetmeğe çalışmışlardır. Onlara dil uzatan kimse, şüphesiz sünnet ehline dil uzatmış olur. Müslümanların  işlerine bakan idareci kimseye böyle yapanın hakkında şikayet olursa, herkesin ondan ibret alacağı şekilde onu cezalandırması üzerine vaciptir.

İbrahim b. Aliyyu’l-Firuzabadi yani Şeyh Ebu İshak eş-Şirazı de aynı sualin cevabında, “Benim de vereceğim cevap bunun gibidir” diyerek görüşünü yazmıştır. Keza Muhammed b. Ahmed eş-Şaşı, yani Fahru’l-İslam Ebu Bekir Şeyh Ebu İshak’ın talebesi de aynı şekilde cevap vermiştir.

[Ebu Hamid bin Merzuk, Bera’atü’l-Eş’ariyyîn, sayfa 90-91]

VEHHABİ YANILGISI:”MUHAMMED BİN ABDÜLVEHHABDAN MEVCUT VEHHABİ ZİHNİYYETİNE CEVAP”…!

Plaats een reactie

Bu gün,Tevessül eden Müslümanlari tekfir ederek kabirperestler olarak gören,Peygamberin(s.a.s) mezarini yikmak için fetvalar çikaran,Resulallahin(s.a.s) mezarini ziyareti haram kilan,Bir mezhepi taklit etmeyi yanliş bulan şimdiki vehhabi zihniyyeti gerçekte kendi şeyhlerine bile muhalefet etme

ktedir.Muhammed Bin Abdülvehhabin İbni Suheymin İsimli bir şahsa cevap olarak şu sözler adeta şimdiki tekfirci vehhabi zihniyyetine yönelmiştir

فالمسائل التي شنع بها، منها ما هو من البهتان الظاهر، وهي قوله: إني مبطل كتب المذاهب، وقوله: إني أقول إن الناس من ستمائة سنة ليسوا على شيء، وقوله: إني أدعي الاجتهاد، وقوله: إني خارج عن التقليد، وقوله: إني أقول إن اختلاف العلماء نقمة، وقوله: إني أكفّر من توسل بالصالحين، وقوله: إني أكفّر البوصيري، لقوله يا أكرم الخلق، وقوله: إني أقول: لو أقدر على هدم حجرة الرسول لهدمتها، ولو أقدر على الكعبة، لأخذت ميزابها وجعلت لها ميزابا من خشب، وقوله: إني أنكر زيارة قبر النبي صلى الله عليه وسلم، وقوله: إني أنكر زيارة قبر الوالدين وغيرهم، وإني أكفر من حلف بغير الله؛ فهذه اثنتا عشرة مسألة، جوابي فيها أن أقول: سبحانك هذا بهتان عظيم

“Eleştirdiği konulardan öylesi var ki, açık iftiradir. Bu iftira, onun bana nispet etdiği şu sözlerdir: “Ben mezheblerin kitablarını iptal ediyormuşum”, “Ben diyormuşum ki, insanlar 600 yildir ki, esasli bir şey üzerinde değiller”, “Ben ictihad iddiasındaymişim”, “Ben taklidden azatmişim”, “Ben diyormuşum ki, alimlerin ihtilafı kin gütmekten oluşuyor”, “Ben salihlerle tevessül edenleri tekfir ediyormuşum”, “Ben, “yaradılmışların en keremlisinin sözüne göre Buseyrini (Kasidetul Burde yazarı) tekfir ediyormuşum”, “Nebinin – sallallahu aleyhi ve sellem- hücresini yikmağa gücüm yetse onu yikarim, eğer gücüm yetse Kabenin oluk kismini iptal edip, tahtadan yaparmişim”, “Ben Nebinin – sallallahu aleyhi ve sellem- kabrinin ziyaretini redd ediyormuşum”, “Ben anne-baba ve diğerlerinin kabrini ziyareti redd ediyormuşum”, “Ben Allahdan başkasına yemin edeni tekfir ediyormuşum”… Bu 12 konu hakkinda cevabım: “Sen münezzehsin! Bu büyük bir iftiradir” (En Nur: 24/16).”

Kaynak: Muhammed bin Abdül Vehhab: Mecmuatu Muellefetiş Şeyh: 5/64
Riyad: Camitaul İmam Muhammed bin Suud yayinevi

Görüldüğü üzere Şimdiki Vehhabiler ayni iddialari Kendi Şeyhlerine Muhalefet ederek yapmakta ve Müslümanlari tekfir etmekteler.

MUHAMMED BİN ABDÜLVEHHAB:”SUFİLER İBADETE İTİNA İLE YAKLAŞİYORLAR”…!

Plaats een reactie

Vehhabilerin Şeyhul İslam lakabiyla zikr etdikleri Muhammed bin AbdülVehhab İslamı iki kisimdan oluşmuş sayıyor, fikıh ve tasavvuf:

اعلمْ – أرْشدَك الله – أنَّ اللهَ سبحانه وتعالى بعَث محمداً – صلى الله عليه وسلم – بالهدى الذي هو العلمُ النافعُ ، ودينِ الحقِّ الذي هو العملُ الصالحُ ، إذا كان مَن ينتسِب

 إلى الدينِ : منهم مَن يتعانى بالعلمِ والفقهِ ويقول به كالفقهاءِ ، ومِنهم مَن يتعانى العبادةَ وطَلَبَ الآخرةَ كالصوفيةِ ، فبعَث الله نبيَّه بهذا الدينِ الجامعِ للنوعَيْن

“Bil ki – Allah seni doğruya yöneltsin – Allah – Subhanehu ve Teala – Muhammedi – sallallahu aleyhi ve sellem – faydalı ilim olan hidayet ve salih amel olan hakk dinle göndermişdir.
Din muntasıblarindan fakihler gibi ilim ve fıkıhla meşgul olurlar ve Sufiler gibi ibadete itinayla yaklaşan ve Ahireti taleb edenlerde var.
Yüce Allahda kendi Nebisini bu iki türü (fıkhı ve tasavvufu) oluşturan bir dinle göndermişdir.”

Kaynak: Muhammed bin AbdülVehhab: Fetava ve Mesail: sayfa 31

ABDULLAH BİN MUHAMMED BİN ABDÜLVEHHAB:”BİZ SUFİLİĞİ (KÖKTEN) İNKAR ETMİYORUZ”…!

Plaats een reactie

Vehhabilerin Şeyhul İslamının oğlu Abdullah bin Muhammed Sufiliği kökten inkar etmediğini şu sözlerle açiklar:

ولا ننكِر : الطريقة الصوفية ، وتنزيهَ الباطن من رذايل المعاصي ، المتعلقة ِبالقلب والجوارح ، مهما استقام صاحبها على القانون الشرعي ، والمنهج القويم المرعي

“Biz, şeri kanunlara ve

 kabul edilmiş doğru menhece amel edildiği zaman Sufilik yolunu, kalp ve organlarla alakali olan günahların rezilliklerinden batini alemi temizlemeyi inkar etmiyoruz.”

Kaynak: İbnul Kasim En Necdi: Ed Durerus Seniyyə: 1/ 241
1417/1996

İMAM DAĞISTANİ EŞ ŞİRVANİ(R.A) VEHHABİLLER HAKKINDA..!

Plaats een reactie


İmam Nevevinin meşhur “Minhecut Talibin” eserine şerh yazanlardan biride İbn Hacer El Mekkidir. O, “Tuhfetul Muhtac fi Şerhil Minhac” adlı bu şerhinde ismini zikr etmeden bir noktada İbn Teymiyyeni tankid ederek, onu sapmış ve sapdırıcı adlandiriyor.
Kitaba Şerh yazan Mekkedeki Şafi alimlerinden Abdul Hamid Ed Dağistani Eş Şirvani (v. 1301 h/1883 m) bu yerin açıklamasında Vehhabiler hakkında konuşuyor ve onların dalalet  fırkası olduğunu kaydederek beddua ediyor:

وهو ابنُ تيمية ومن تبِعه مِن الفرقةِ الضالّةِ المشهورةِ في زمنِنا بالوهّابية خذَلهم الله تعالى

“(İbn Hacerin”itirazçı” sözüyle kastetdiyi kimse) İbn Teymiyye ve zamanımızda Vehhabiler adıyla meşhur olan dalalet fırkasindan(bu görüşünde) ona tabii olanlardır. Yüce Allah onları rahmetinden mahrum etsin.”

Kaynak: Abdul Hamid Eş Şirvani: Hevaşi Tuhfetil Muhtac: 4/144
Kahire: El Mektebetut Ticeriyyetul Kubra: 1357/1938

Tahanavi’nin(ra) vehhabiler hakkındaki görüşleri!

Plaats een reactie

Hindistanlı Hanefi fakihi Muhammed bin Hamdillah Et Tahanevi(v. 1296 h/1879 m) İmam Nesainin Süneni üzerine yazdığı haşiyede vehhabiler hakkında şöyle diyor:

ثم ليُعلَمْ أنَّ الذين يَدِينون دينَ عبدِ الوهابِ النجدي ويسلُكون مساَلكه في الأصول والفروع ويُدْعَون في بلادنا باسمِ الوهابيين وغير المقلدينَ ، ويزعَمون

أنَّ تقليدَ أحدِ الأئمةِ الأربعةِ رضوانُ الله عليهم شركٌ ، وأنَّ مَن خالفَهم هُم المشركون ، ويَستبِيحون قتلَنا أهلِ السنة ، وسبْيَ نسائِنا وغيرَ ذلك مِن العقائدِ الشنيعةِ التي وصَلتْ إلينا مِنهم بواسطةِ الثقاتِ وسمِعنا بعضاً منهم أيضاً ، هم فرقةٌ مِن الخوارج ، وقد صرَّح به العلامةُ الشامي في كتابه ردِّ المختار

“Bilinsin ki, (Muhammed bin) Abdil Vehhab En Necdinin dinine girib, usulda (akide) ve furuda (fıkıhda) onun yoluyla gidib, bizim ülkemizde “Vehhabiler” ve “ğayri mukallidler” olarak adlandırılan, dörd imamın – ridvanullahi aleyhim – taklidinin şirk olduğunu ve onlara mühalefet edenlerin müşrik olduğunu zanneden, biz Ehli Sünnetin katlini, kadinlarimizin esir alınmasını ve bize güvenilir raviler tarafindan bazende onların kendi vasitasiyla ulaşan bir çok başka çirkin düşünceleri mübah sayan bu adamlar haricilerin bir flrkasıdır!
Bunu Allame Eş Şami (İbn Abidin) “Reddul Muhtar” adlı kitabında açık şekilde beyan etmişdir.”

Kaynak: Muhammed Et Tahanavi: El Haşiyetul Muhammediyye alel Ahberin Neseiyye:sayfa 412
Et Tabatun Nizamiyye

Older Entries