İMAM EL HATTABİ(R.A) VE BİDAT HAKKINDAKİ GÖRÜŞÜ…!

Plaats een reactie

İmam Ebu Davudun – radiyAllahu anhu – meşhur “Sunen”ine şerh veren Şafi alimlerinden Ebu Süleyman El Hattabi (319-388 h/931-998 m) – rahimahullah – kendisinin “Mealimus Sunen” adlı eserinde, hadisde gelen”Her yenilik dalaletdir” sözünə şerh verirken diyor ki:

وقوله : « كلُّ محدثةٍ بدعةٌ » هذا خاصٌّ في بعض الأمورِ دونَ بعضٍ ، وكلُّ شيءٍ أُحد

ِث على غير أصلٍ من أصولِ الدين وعلى غير عِياره وقِياسه , وأما ما كان منها مَبْنياً على قواعدِ الأصول ومَردوداً إليها فلَيس ببدعةٍ ولا ضَلالةٍ , والله أعلم

“Allah Rasülünün– sallAllahu aleyhi ve alihi ve sellem- “Her yenilik bidatdir” sözüne gelince , bu, (sonradan çıkan) şeylerin hepsine değil bir kısmına aiddir.
(Hadisdeki kınanmış yenilik) Dinin prensiplerinden her hangi bir prensipe , standartlarına ve kıyasına bina edilmeden ortaya çıkarılan şeye aitdir.
Fakat ortaya çıkarılan yeniliklərden, üsul kaideleri üzere bina olunan, o kaidlere dayananlar, ne (kınanmış) bidatdir, ne de dalalet. Allah en güzel bilendir.”

Kaynak: Ebu Süleyman El Hattabi: Mealimus Sunen: 4/301
Haleb: Metbeatul İlmiyye: 1351/1932

Tahanavi’nin(ra) vehhabiler hakkındaki görüşleri!

Plaats een reactie

Hindistanlı Hanefi fakihi Muhammed bin Hamdillah Et Tahanevi(v. 1296 h/1879 m) İmam Nesainin Süneni üzerine yazdığı haşiyede vehhabiler hakkında şöyle diyor:

ثم ليُعلَمْ أنَّ الذين يَدِينون دينَ عبدِ الوهابِ النجدي ويسلُكون مساَلكه في الأصول والفروع ويُدْعَون في بلادنا باسمِ الوهابيين وغير المقلدينَ ، ويزعَمون

أنَّ تقليدَ أحدِ الأئمةِ الأربعةِ رضوانُ الله عليهم شركٌ ، وأنَّ مَن خالفَهم هُم المشركون ، ويَستبِيحون قتلَنا أهلِ السنة ، وسبْيَ نسائِنا وغيرَ ذلك مِن العقائدِ الشنيعةِ التي وصَلتْ إلينا مِنهم بواسطةِ الثقاتِ وسمِعنا بعضاً منهم أيضاً ، هم فرقةٌ مِن الخوارج ، وقد صرَّح به العلامةُ الشامي في كتابه ردِّ المختار

“Bilinsin ki, (Muhammed bin) Abdil Vehhab En Necdinin dinine girib, usulda (akide) ve furuda (fıkıhda) onun yoluyla gidib, bizim ülkemizde “Vehhabiler” ve “ğayri mukallidler” olarak adlandırılan, dörd imamın – ridvanullahi aleyhim – taklidinin şirk olduğunu ve onlara mühalefet edenlerin müşrik olduğunu zanneden, biz Ehli Sünnetin katlini, kadinlarimizin esir alınmasını ve bize güvenilir raviler tarafindan bazende onların kendi vasitasiyla ulaşan bir çok başka çirkin düşünceleri mübah sayan bu adamlar haricilerin bir flrkasıdır!
Bunu Allame Eş Şami (İbn Abidin) “Reddul Muhtar” adlı kitabında açık şekilde beyan etmişdir.”

Kaynak: Muhammed Et Tahanavi: El Haşiyetul Muhammediyye alel Ahberin Neseiyye:sayfa 412
Et Tabatun Nizamiyye

Kıtlık anında hz Aişe’ye yapılan şikayet ve sonrası!(TEVESSÜL)

Plaats een reactie


İmâm Hafız Dârimî (v. 255/869), “Sünen” adlı eserinde “Allah’ın (celle celâluhû) Peygamberimize vefatından sonra verdikleri” başlığıyla açmış olduğu babta şöyle demiştir: “Ebû Nûman, Said b. Zeyd’ten, o, Amr b. Mâlik en-Nekri’den, o da Ebû’l-Cevza Evs b. Abdullah’tan şunu rivâyet etmiştir:

“Bir ara Medine’ye çok şiddetli bir kıtlık isabet etmişti. Herkes durumdan, Hazreti Âişe’ye şikâyetçi olmuşlardı. Bunun üzerine Hazreti Âişe: “Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in kabrine gidin ve gökyüzü ile arasında bir engel kalmayacak şekilde çatısına bir pencere açın” diye tâlimat vermişti. Gidip aynen dediğini yaptık. Akabinde otlar yetişip, hayvanlar semizleşinceye kadar yağmur yağmıştı. Hayvanlardan bol bol yağ temin ettiğimiz için bu seneyi “yağ veren yıl” olarak anmaya başlamıştık.”

[Dârimî,sayfa 277 no.93; İbnü’l-Cevzî, el-Vefa (1534); Darimî, es-Sünen I, 56; Suyutî, Hasâis, II, 280; Nebhanî, Huccetullah, s.1090; Zürkanî, Şerhu’l-Mevahib, VIII, 801; Zübeydî, Tacu’l-Arus, XIII, 388; İbn Esir, en-Nihâye, III, 409; Behcetü’l-Mehafil, II, 129; Aliyyu’l-Karî, Mirkat, X, 290; Mişkatu’l-Mesabih, (5950); Mevahibu’l-Leduniye, II, 365; Cem’ü’l-Fevaid, (2086); Şevahidu’l-Hak, s.160; İbn Teymiye, Ziyaretu’l-Kubur, s. 32; İbn Merzuk, Berâatu’l-Eşarî, s. 357; Gımarî, İrgam, s. 24; İsmail b. Mahfuz, Mesaf, s. 187; Elbanî, Tevessul, s.178.]

———————

Elbanî bu hadiste zayıf dediği Said b. Zeyd’in bulunduğu başka bir hadiste Said b. Zeyd’in hakkında şunları söylemiştir:
“Hadisin isnadı hasendir. Ravilerinden hepsi de güvenilirdir. Said b. Zeyd hakkında söz söylenmiştir. Ama bu, onun hadisini hasen derecesinden aşağı düşürmez. İbnü’l-Kayyim de hadisin isnadının ceyyid olduğunu söylemiştir.”
[Elbanî, İrvau’l-Galil, V, 338.]

Hafız b. Hacer “Takrib”de, hadisin râvîlerinden Ebû Said Zeyd ve Amr b. Mâlik için “Güvenilir ama vehimlidir” ifâdelerini kullanmıştır.
Hadis âlimleri, İbn Hacer’in “güvenilir ama vehimli” ifadesinin, râvînin zayıf değil de, güvenilir ve sika olduğuna delalet eden ifâdelerden olduğunu belirtmişlerdir. “Tedribü’r-Râvî” de böyle zikredilmiştir
Buharî, (et-Tarihu’l-Kebir, III. 472), İmam İcli (Tarihu’s-Sikât s;184), Ebû Cafer ed-Darimî, Ahmed b. Hanbel, Ebû Züra, İbn Hibbân, İbn Sa’d ve başkaları. Kim o başkaları? Mesela bazı sözde selefilerin sandığı gibi İbn Main onu zayıf değil, bizzat kendi eserinde Said b. Zeyd’i sika görmüştür[İbn Main, Tarih, II.199-Zehebî, Kaif I. 361]

Bu açık beyan karşısında Ukaylî’nin (v. 323/934) İbn Maîn onun hakkında “zayıftır” dediğine dair naklettiği bilgi[bkz: Duafâ, II, 105, 106] doğru olmasa gerekir. Eseri tahkik ederek neşreden Kal’acî da dip notta, Saîd b. Zeyd’in sika olduğunu, Nesaî dışındaki Kütüb-i Sitte müelliflerinin onun hadisleri tahriç ettiklerini söyler.

Elbani bu hadisi zayiflatma cabasindaki diger bir girisimide şöyledir:
Arîm diye bilinen Ebû’n-Nu’man Muhammed b. el-Fadl güvenilir bir ravi olsa da, ömrünün sonunda ihtilata uğramıştır. Bu haberi Darimî’nin ihtilat öncesi mi, sonrası mı, Arîm’den dinlediği bilinmemektedir.
[Elbanî, Tevessul, s. 140-141, Tercemesi s. 178-179.]

Hadisin senedinde adı geçen Ebû Nu’man, “Arim” lakaplı Muhammad b. Fazl olup, Buhârî’nin hocalarındandır. Hafız, “Takrib” adlı eserinde onun için: Sika/güvenilirdir. Fakat ömrünün sonlarına doğru bu hali değişmiştir” demektedir.

İbnu’s-Salah; Buharî ve Zühlî gibi muhaddislerin, Arîm’den aldıkları rivayetlerin ihtilattan öncesine aid olması gerektiğini laydetmektedir
[İbn Salah, Ulumu’l-Hadis, s. 356.]

Zehebî, İbn Hibbân’ın; “Arîm, ömrünün sonunda ihtilata uğradı ve ne rivayet ettiğini bilmeyecek kadar tegayyüre maruz kaldı. Bundan dolayı da, rivayetleri içinde çok sayıda münker hadis vardır…” şeklindeki sözlerini şöyle reddeder: “İbn Hibbân, ravi Arîm için hiçbir münker hadis gösterememiştir. Peki, nerede kaldı onun iddiası?!”
[Zehebî, Mizan, VI, 298; Leknevî, er-Re’fu ve’t-Tekmil, s. 279]

Zehebî, Ruvvatü’s-Sükati’l-Mutekellim’de der ki: “Arîm güvenilirdir, hüccettir. Sonradan ihtilata uğradı ise de, bunda zarar yoktur. Zira ihtilattan sonra söyledikleri bilinmiştir.”
[Zehebî, Ruvvatu’s-Sukati’l-Mutekellim, I, 162.]

Darakutnî ise: “Arîm’in ihtilatından sonra münker bir hadisi ortaya çıkmamıştır, o güvenilir bir ravidir”
[ Zehebî, Mizan, VI, 298; Tehzibu’t-Tehzib, IX, 358; Kitabu’l-Muhtelitin, I, 117; Zehebî, Tezkiratu’l-Huffaz, I, 301; Ebû Abdullah es-Salihî, et-Tabâkat, II, 35.]

el-A’laî de, İbn Hibbân’ın, Arîm hakkındaki sözlerine şöyle itiraz eder; “…Bu haddi aşmak ve aşırı gitmektir! Buharî, Ahmed b. Hanbel, Abd b. Humeyd ve birçok insan Arim’den hadis rivayet etmiş, Müslim onunla huccet getirmiştir. Darakutnî’nin; “İhtilatından sonra Arîm’in münker hadisi çıkmamıştır. O güvenilirdir” demesi, İbn Hibbân’ın sözünü reddetmektedir.”
[el-Alaî, Kitabu’l-Muhtelitin, I, 117.]

Kaldı ki Elbanî, hakkında ihtilaf edilen (muhtelifun fih) bir ravinin bulunduğu bir hadis için: “Hasen olması muhtemeldir’ diyebilmektedir
[Silsiletü’l-Ehadisi’s-Sahiha, IV, 354. senedi hakkında ihtilaf edilen İsa b. Cariye’nin bulunduğu hadis için aynı ifadeyi kulanır.]

Buyuk alim Meragi diyorki: Medineliler kitlik oldugu zaman kabri serifin bir tarafindan bir delik acmayi adet edindiler.

Buna ilavet Semhudi diyorki: Bugun bile boyle bir seyle karsilastiklari zaman,turbenin mubarek yüzü tarafina gelen kapisini acarlar ve orada toplanirlar.
[zeyni dehlan,degerli inciler, sayfa 62-63]

Bazıları bu rivayetin Hz. Ayşe -radıyallâhu anhâ-’ya kadar gelen ama Peygamberimize kadar dayanağı olmayan ‘mevkuf’ bir rivayet olduğunu iddia etmişlerdir. Bu rivayette anlatılanlar, Hz. Ayşe -radıyallâhu anhâ-’nın kendi görüşü olsa bile şu bilinmelidir ki Hz. Ayşe -radıyallâhu anhâ- alim olmasıyla şöhret bulmuş biridir. Bunun yanında söylediği bu amelin sahabenin diğer büyük âlimleri önünde gerçekleştirmiş olmalıdır. Bu rivayet ‘Mevkuf’ kabul edilse bile Hz. Ayşe, Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-’in vefatından sonra bile ümmetine acıyarak onlara şefaat ettiğini, kabrini ziyaret edip ondan şefaat isteyene şefaat edeceğini, uygulayarak bizlere göstermiştir. Bu delili burada görebilmek bizim için fazlasıyla yeterlidir.
Milleti küfür ve sapkınlıkla itham etme meraklılarının yaygaralarına bakacak olsak, Hz. Ayşe -radıyallâhu anhâ-’nın bu hareketini şirk olarak kabul etmek gerekecektir ki bu asla mümkün değildir. Zira ne Hz. Ayşe, ne de bu hadiseye şahit olan diğer sahabiler şirki bilmeyen insanlar değillerdi.[Mefahim]

Vehhabilerin taşlarla tesbih cekmenin bidat olduguna dair getirdikleri hadisin tahrici!!

Plaats een reactie

Imam Darimi Süneninde, Abdullah bin Mes´ud -radiyallahu anhu-´dan,
rivayet ediyor.
Imam Darimi, Hakem bin Mübarek bize, Amr bin Yahya´dan(el hemedani) rivayet etti dedi, o
da babamdan bize babasindan rivayet etti dedi:
Biz, sabah namazindan önce Abdullah b. Mes´ud´un kapisinin önünde
oturuyorduk, cikinca beraber mescide gidecektik, yanimiza Ebu Musa el Esari
geldi ve dedi ki:
– Ebu Aburrahman henüz evinden cikmadi mi?
– O´na hayir, cikana kadar bizle otur dedik.
Sonra Abdullah ibni Mes´ud cikti ve topluca ona yöneldik. Ebu Musa ona dedi
ki:
– Ey Ebu Abdurrahman, mescitte bilmedigim bir sey gördüm ve
elhamdulillah bu gördügümü ben hayir zannediyorum. dedi.
– Abdullah b. Mes´ud o gördügün nedir?, diye sordu.
– O da, Eger yasarsan sen de göreceksin… Mescitte halkalar seklinde
oturmus namazi bekleyen bir topluluk gördüm, her halkada bir adam
vardi ve halkadakilerin ellerinde taslar vardi. O adam 100 kere tekbir
edin, diyor tekbir getiriyorlar, 100 kere la ilahe illallah deyin, diyor
onlarda la ilahe illallah diyorlar, 100 kere tesbih edin diyor tesbih
ediyorlardi.”
– Abdullah b. Mes´ud, peki, sen onlara ne dedin?, dedi.
– Ebu Musa da onlara bir sey demedim, senin görüsünü veya emrini
bekledim. diye cevap verdi.
– Bunun üzerine Abdullah b. Mes´ud onlara günahlarini saymalarini
emretmedin mi, ve hasenatlarinin zayi olmayacagini söylemedin mi?”
Sonra bu halkalardan birinin basina hep beraber gidip, durduk. Abdullah b.
Mes´ud halkadakilere söyle dedi:
– Sizler böyle ne yapmaktasiniz, bu gördüklerim de nedir?”
– Ey Ebu Abdurrahman, bu taslarla tekbirlerimizi, tehlillerimizi ve
tesbihlerimizi sayiyoruz.”
– Ibn Mes´ud ta Günahlarinizi sayin, ben size garanti ederim ki
hasenatinizdan birsey eksilmeyecek. Yaziklar olsun ey ümmet-i
Muhammed ne cabuk helak oldunuz! Iste onlar Nebi -sallallhu aleyhi ve
sellem- in sahabesi, aramizdalar ve bakin (kullandigi) elbiseleri, kaplari
henüz eskimedi bile. Nefsim elinde olana yemin ederim ki siz ya
Muhammed´in dininden daha iyi bir din iceresiniz ya da dalalet
kapisini acmaktasiniz.”
– Halka da olan insanlar da, Vallahi ey ebu Abdurrahman biz hayirdan
baska bir seyi yapmak niyetinde degildik. dediler.
– Bunun üzerine ibn Mes´ud: Nice hayir isteyen vardir ama ona
muvaffak olamaz. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir kavimden
bahsetti ki onlar Kur´an okuyacaklar bogazlarindan gecmeyecek. Allah´a
yemin ederim ki bilmiyorum belki de onlarin cogu sizdendir, dedi ve
onlara sirtini dönüp gitti.
Amr bin Seleme dedi ki: O halkadakileri, Nehrevan günü(Haricilerle yapilan
savasta), haricilerin safinda onlarla beraber bize karsi kilic sallarken gördük.”
(Süneni Darimi 210)

HADİSİN TAHRICI:

Hadis zayiftir(İbni el cezvu,El zuafa ve el matrukin cilt 2,sayfa 233,no 2601)

Hadis zayiftir(İbni Adi,el kamil fi el zuafa,cilt 5,sayfa 122,no:1287)

Hadis zayiftir(Ibni Hacer,Lisan el Mzan,cilt 4,sayfa 378,no 1128)

El heytemi Mecmua el zevaid kitabinin Bab el Umma ala al sadaka adli bölümünde hadisi zayif saymiştir

İmam Celaleddin Suyuti(El havi,cilt 2,sayfa 31),El Nebulusi (Cam ul Esrar,sayfa 66),El Münavi (Feyd el kadir,cilt 1,sayfa 457),El Laknavi(Sabahat el fikr,sayfa 25)-de bu hadisi şübheli saymişlardir

Ravi Amr hakkinda onu gören İbni Main dedi ki:”Onun rivayetleri deyersizdir”(el zuafa vel matrukin,sayfa 212 no 3229)

İbni Karraş dedi ki:”O kabul görmeyen birisidir”(el mugni)

İmam Zehebi dedi ki:”O,en zayiflar arasinda yer alan itibar görmeyen birisidir”(Mizan el itidal,cilt 3,sayfa 293)