Ibn Baz: Muhammed(sav) Peygamber olmasaydi Ibn Teymiyye olurdu!

Plaats een reactie

ibn-baz-1 ibn-baz-2

Al imâm Ibnu Bâz, durûs wa mawâqif wa `ibar sayfa 33 soyle geciyor:

Ibnu Bâz ” Peygamberimiz son peygamber olmazsaydi Ibn Teymiyye’nin peygamber olurdu” sözüne gülerek evet dedi ve şu hadisi kıyaslamak için nakletti:  Peygamberimiz -sallallahu aleyhi vesellem- dedi ki benden sonra peygamber gelseydi Hz.ömer olurdu.

Bu aşırılık neyin nesi..Hz ömerin tırnağı olamazsın!! Peygamberimiz Hz ömer olurdu diyor.. vehhabiler Ibn teymiyye diyor..Allah Teala bizi aşırılıktan korusun!

ÖMÜRLERİNİ TEDLİS-TAHRİF VE İNKÂRLA GEÇİREN VEHHABİLER BUNU NASIL TEDLİS-TAHRİF VE İNKAR EDECEKLER ???

Plaats een reactie

Bazıları melekler insanlardan daha kuvvetli ve daha güçlü zannederler. Cebrail’in ŞEDİD UL KUVA olduğu kıssasını zikrederler. O, Lut kavminin köyünü kanadıyla taşımıştır. Ancak, Allah u Teâlâ bazı kullarına bundan daha çok şey vermiştir. Bütün dünya Nuh’un as duasıyla boğulmuştur. Efendimiz sav buyuruyor: ”Allah’ın öyle kulları vardır, eğer Allah’a yemin ederlerse Allah onları sözlerinde yalancı çıkarmaz”. ”Bazı yüzü gözü tozlu ve kapılardan kovulmuşlar vardır eğer Allah adı üzerine yemin ederlerse Allah u Teâlâ onları yalancı çıkarmaz.” Bu her şeyde genel bir kuraldır. Bunun tefsiri hadis kitaplarında şöyle gelmiştir: Allah’ın kullarından öyle kişiler vardır ki, eğer Allah u Teâlâ’dan dağı yerinden oynatmasını isterse ve ya dağları yerinden oynatmasını isterse Allah u Teala dağları onun hatırına yerinden oynatır.

Ama böyle söyleyenler olursa: ‘kıyameti koparmasını istemezlerse Allah u Teala kıyameti bile onların hatırına koparmaz.’ Bu mubalağadır.
Bu da o zatlarda bir kuvvet var edilmiş ve onlar kendileri bu işi yapıyorlar manasına gelmez, bu işler onların dualarıyla olur. Çünkü bu işler hakikatte tek bir zata isnad edilir. İşte bu kudretten maksat ve kuvvetten matluptur. Kuvvetlinin zayıftan daha faziletli olduğu şey ve sonra bunun dünyada yarattı. Peki ahrette ne yapacaksınız? Hadiste şöyle bir rivayet gelmiştir:

”Ey kulum, ben bir şeye ol desem olur, bana itaat et ki sana bir şeye ol dediğinde olmasını sağlayayım. Ey kulum, ben ölümsüzüm, bana itaat et ki seni de ölümsüz kılayım”. Başka bir hadiste: ”mümine Allah’tan bir hediye gelir: ölümsüzden ölümsüze”. Bunlar sonu olmayan hedeflerdir. Nasıl olmasın ki? O kul Allah ile işitir, O’nun ile görür, O’nun ile kuvvetlenir, O’nun ile yürür, onun gücünün üstüne güç var mı?

”Âdemoğlu’nun âlimleri, her ne kadar bazı konularda zıtlık olsa da daha iyi ve daha faziletlidirler. ” Denildi. Sonra onlar dünya ve ahrette nefes alır gibi Allah’ı tesbih ederler, lakin başkalarına fayda verme ve kainattaki bazı dengeleri idare etmeleri hakkında ise şöyle denildi: kulların rızıkları onların eline verilir, onlara ilhamla ilim verilir, Allah tarafından muhafaza edilirler ve korunurlar ve bunun gibi meleklerin başka özellikleri gibi…

Cevap: Salih insanlarda bu ve bundan daha çok şeyler vardır, sana delil olarak şefaati hak ve kabul olan Peygamber Efendimiz’in sav günahkârlara şefaat edeceğini söylemek, şefaati uzmada da insanlara hesaba çekilecekleri müjdesini vereceğini, cennet ehline cennete girene kadar şefaatinin edeceğini söylemek yeterlidir. Bundan sonra da meleklerin şefaati başlar. Hani melekler eğer üstünlerse bu ayetin neresindeler onlar? ”Biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik” ve bu ayetin neresindeler? ”Kendileri (ensar) son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları (muhacirleri) kendilerine tercih ederler.” Ve nerede hak dine ve hidayete çağıranlar; güzel bir sünnet işleyenler nerede? Ve onlar Efendimiz’in sav bu sözünün neresindeler: ”

(mecmuul fetava/4.cüz/230-231. Sayfa)

rububiyyet tevhidi kabul eden müsluman degilmidir??

Plaats een reactie

Rububiyet tevhidi hakkinda,sadece rububiyet yetmez diyip milleti tekfir edenler,acaba kelimei sehadet getirenlerin kalplerinimi yarip baktilar..

îbn Teymiyye’nin, «Minhâcü’s-Sünne» adlı eserinde, «Kelâmcılar, tevhid kısmından ancak Allahü Teâlâ her şeyin yaratıcısı olduğundan ibaret olan rubûbiyyet tevhidinden başka bir tevhidi bilmediler. Halbuki müşrikler de bunu ikrar ediyorlardı. Nitekim Allahü Teâlâ onlardan bahisle şöyle buyurdu: «Andolsun ki, onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, mutlaka “Allah…” diyecekler.» (Lokman sûresi, âyet: 25), «(Onlara) yedi kat göğün, Arş’ın Rabbi kimdir?» de. “Allah.” diyecekler… (Mü’minûn sûresi, âyet: 86-87). Yine onlardan bahisle buyurdular ki: «Onlardan çoğu ancak Allah’a ortak koşarak iman ederler.» (Yûsuf sûresi, -âyet: 106) kavlini kendi fikrinde olan kimselerden başka mütekel-limîn ile sahabilerin ve kıyamete kadar onlardan sonra gelecek kimselerin tekfirlerine açık bir delil saymıştır.

Halbuki, sahih olarak Hz. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sel-lem)’den rivayet edilen bir hadiste şöyle buyurdular: «İnsanlarla Allah’tan başka bir ilâh olmadığım (ve Muhammed’in O’nun Resûlü olduğunu) deyinceye kadar savaşmakla emrolundum. Bunu söylediklerinde, İslâmî haklarının dışındaki kanlarım, mallarım benden kurtarmış olurlar. Bu kimsenin içi dışım tutmuyorsa, doğru olmadığının hesabı, Allah’a aittir.» (Müslim, Ebû Hüreyre’den). Yine sahih olarak buyurdular ki: «Namazımız gibi namaz kılan, kıblemize karşı duran kimse, öyle bir Müslümandır ki, (dinde) bize câiz olan şey kendisine de caizdir. Üzerimize vacib olan şey üzerine de vacibtir.» Yine sahih bir rivayetle, Efendimiz, azatlısı olan Üsâme b. Zeyd (radıyallahü anhü)’e-. – — «Lâ ilahe illallah (Allah’tan başka ilâh yoktur.) dedikten sonra mı, onu öldürdün» diye buyurdu. Ey Allah’ın Resûlû! Bunu kılıçtan korkarak söyledi, deyince, Resûlullah sallallahü aleyhi ve şellem kendisine: — «Kalbini mi yardın, korkudan söyleyip söylemediğini nereden biliyorsun?» (Buharî, Müslim rivayet etmişlerdir) diye buyurdu. Yine sahih bir rivayete göre, buyurdular ki: «Ben insanların kalplerini açmakla, karınlarını yarmakla emrolunmadım.» (Müslim, Ebû Saidü’l-Hudrî’den). Yine sahih bir rivayette buyurdular ki: «Adam, Müslüman kardeşine; yâ kâfir, derse, gerçekten bu söz ikisinden birine rücû’ eder. Eğer ona kâfir dediği kimse, Ehl-i küfürdense, bu söz yerini bulmuş olur. Aksi takdirde bu söz, onu söyleyene döner.» (Büharî, Müslim, Hz. Ömer’den). Şeriatın nassları, küfrün, bâtmî (gizli) bir şey olup Allah’tan başka kimsenin bilmediğine delâlet ediyorlar^ Öyle ise, Müslümanlardan herhangi birinin hakkında küfürle hüküm verilmesi cidden tehlikelidir. Kaldı ki, bütün îslâm ümmeti için böyle bir hüküm verilebilsin. Müntakim (öç alıcı), Cebar(kahredici) Allah’in korkusu kalbinden çıkmış kimseden başka, bir kimse bunu söylemez..

[Ebu Hamid bin Merzuk,Bera’atü’l-Eş’ariyyîn,sayfa 144-145]

vehhabilere reddiye kitabi !!

Plaats een reactie


Medine’de daha önce çıkan Selefiler ve Tasavvufçuların Görüşleri adlı eserimize reddiyye yazıldığını öğrendik. Ama Selefiler ve Vehhabilere Rediyye isimli kitap çıkmış oldu bir kere. Bu sefer eski kitaba yazılan rediyyeye karşı ce­vap vermedurumu oluştu. 378 sayfalık Selefiler ve Tasavvufçuların Görüş­leri adlı eski eserimize yazılan 188 sayfalık rediyyede karşı tarafın haklı olduğu bazı yerlerdeki hatalarımızı düzelttik. Bu arada bize yazılan rediyyedeki eksik ve yanlış verilen bilgilerin doğrularını Selefilik Adı Altın­daki Görüşlere Selefice Cevaplar adlı 800 sayfalık yeni kitapta cevap vererek sizlere sunduk. Umarız, onlar da hatalarını görüp düzeltirler.

Hüseyin Avni Hocaefendi rediyyedeki tevessül konusu ve o konudaki hadislere yapılan itirazlara Mahmud Saîd el-Memduh un eserinden tercüme ve kendi bilgilerini birleştirerek tek tek cevaplar vermiş ve Türkiye’­deki eserlerde olmayan bu bilgileri bizlere kazandırmıştır.

Özellikle bu kitaptaki 2’nci 4’nci 5’nci ve 6’inci Hadislerin her iki tarafa göre tahriç ve değerlen­dirmelerine, itirazlara ve o itirazlara verilen cevaplara bakıldığında, bu eserin Türkiye’de bir ilk olduğunu kaynak özelliği taşıdığını göreceksiniz.

Biz üzerimize düşeni yapmaya çalıştık. Şimdi sıra sizlerde etrafınızda, internet ortamında eksik bilgi ve şüphelerinden dolayı Müslümanları tekfir eden Müslüman kardeşlerimize doğruları anlatıp, onların şüphelerini giderip tekfirden kurtararak Müslümanlar arasında oluşması gereken birliğe faydalı olmanızı bekliyorum.

Yasin Yayınevi Sipariş Hattı: 0212 534 04 34 – www.yasinyayinevi.comwww.kitapkalbi.com Kargo ile eve Teslim.

Vehhabiliği kabul etmiyen Vehhabilere!!

Plaats een reactie


VEHHABİ ŞEYH MUHAMMED BİN ABDÜLLATİF:”BİZ VEHHABİ CEMAATİYİZ”…!

Muhammed bin Eş Şeyh Abdül Latif bin Abuir Rahman kendisinin Vehhabi dininde olduğunu bildirerek şöyle diyor:

وصار بعض الناس : يسمِّع بنا معاشرِ الوهابية ، ولا يعرف حقيقة ما نحن عليه، وينسب الينا، ويضيف إلى ديننا ما لا ندعوا اليه

“Bazi insanlar, bizim düşüncelerin hakikatini bilmeden biz Vehhabiler camaatini eleştiriyor, bize ve bizim dinimize davet etmediğimiz şeyleri nispet ediyorlar…”

Kaynak: İbnul Kasim En Necdi: Ed Durerus Seniyye: cilt 1/ sayfa 566

Vehhabilik yoktur diyip sagda solda iftira atmayin diyen VEHHABILER bi parmak kaldirsin 🙂

Vehhabiliği kabul etmiyen Vehhabilere!(1)

Plaats een reactie

VEHHABİ ŞEYH ABDULLATİF BİN ABDURRAHMAN:”HAMD OLSUN VEHHABİLİK BİZİM DİNİMİZDİR”…!

Abdul Latif bin Eş Şeyh Abdur-Rahman bin Hasan kendisinin Vehhabi dininde olduğunu şu sözlerle dile getiriyor:

فأبيتم هذا كله، وقلتم هذا دين الوهابية، ونعم هو ديننا بحمد الله

“(Bütün bu zikr etdiklerimizden) yüz döndererek “bu Vehhabilerin dinidir” dediniz.
Evet! Allaha hamd olsun bu (Vehhabilik) bizim dinimizdir!”

Kaynak: İbnul Kasim En Necdi: Ed Durerus Seniyye:cilt 12 sayfa 267

vehhabilik yoktur diyip duranlar iyi okuyup sindirsinler!!


Ibn Abdülvehhab: Ben Hanbeli mezhebine tabiiyim!!

Plaats een reactie

MUHAMMED BİN ABDÜLVEHHAB:”BEN İMAM AHMEDİN(R.A) MEZHEBİNE TABİİYİM,MEZHEBE UYMADIĞIM VE MÜCTEHİD OLDUĞUMU SÖYLEMEM YÖNÜNDEKİ İDDİALAR İFTİRADİR”…!

Hamd Allaha Salat ve Selam Resulune(s.a.s),Ehli Beytine(a.s) ve Şerefli sahabilerine(r.a) olsun..

Sevgili kardeşlerimiz,Vehhabiliğin kurucusu Muhammed Bin Abdülvehhab Bir mezhepe bağlanmayi doğru bulmayan devamçilarina kendisinin bir mezhepe bağli olduğunu ve müctehidlik iddiasinda olmadiği hakkindaki şu gerçekleri yüzlerine çarpar.

Hiç kimseye sirr değil ki, Muhammed bin Abdil Vehhaba uyduklarını söyleyenlein bir çoğu israrla taklidi redd etmekteler ve kendilerini ictihad edecek makamda görerek Ayet ve Hadislerden mustakil süretde ahkamlar çikariyorlar.
İlginçdir ki,onların imamı ictihad iddia edirdimi? Yoksa kendisini İmam Ahmedin mezhebine tabii bir mukallidmi sayiyordu?
Muhammed bin Abdil Vehhab(1115-1206 h/1703-1792 m) düşmanlarinin ona atdığı “iftiralardan” konuşurken diyor ki:

فنحنُ وللهِ الحمدُ متَّبِعون غيرُ مُبتدِعين على مذهبِ الإمامِ أحمدَ بنِ حنبلٍ , وحتى مِن البُهتانِ الذي أشاعَ الأعداءُ إنَّي أدَّعي الاجتهادَ ولا أتَّبعُ الأئمةَ

“Bizler Allaha hamd olsun ki, yenilik çıkaranlar değil, aksine İmam Ahmed bin Hanbelin(r.a) mezhebine tabii olanlariz!
Hatta düşmanlarin yaydığı iftiralardan biri de şudur ki, guya ben müctehid olduğumu iddia ediyorum ve imamlara tabii olmuyorum.”

Kaynak: Muhammed bin Abdil Vehhab: Er Resailuş Şahsiyye: sayfa 21

KEŞMİRİNİN(R.A) MUHAMMED BİN ABDÜLVEHHAB HAKKINDA DÜŞÜNCELERİ..!!

Plaats een reactie


MUHAMMED ENVER EL KEŞMİRİNİN(R.A) MUHAMMED BİN ABDÜLVEHHAB HAKKINDA DÜŞÜNCELERİ…!

Hamd Allaha,Salat ve selam onun Resulune(s.a.s),Ehli Beytine(a.s) ve şerefli sahabilerine(r.a) olsun!

Hanefi alimlerinden, büyük mühaddis Muhammed Enver El Keşmiri (1292-1352 h) Buharinin sahihini şerh etdiyi “Feyzul Bari ala Sahihil Buhari” adlı kitabında diyor:

أما محمدُ بنُ عبد الوهّابِ النجْدي فإنه كان رجلاً بَليداً قليلَ العلمِ ، فكان يتسارَع إلى الحكمِ بالكفرِ ، ولا ينبغي أنْ يقتحِمَ في هذا الوادي إلا مَن يكون متيَقِّظاً مُتقِناً عارفاً بوجوهِ الكفر وأسبابه

“Muhammed bin AbdülVehhab en Necdiye gelince, şüphesiz ki o, ahmak ve ilmi kıt bir adam olmuşdur. Küfr hükmü vermeye acele ederdi.
Halbuki, bu vadiye ancak dikkatli, mahir, küfrün forma ve sebeblerini iyi bilen kimsenin girmesi lazımdır.”

Kaynak: Enver Şah El Keşmiri: Feyzul Bari: 1/252
Beyrut: Darul Kutibil İlmiyye: 1426/2005

HARİCİLERİN ÖZELLİKLERİ…!

Plaats een reactie

وكان ابن عمر يراهم شرار خلق الله وقال إنهم انطلقوا إلى آيات نزلت في الكفار فجعلوها على المؤمنين

İbni Ömer Haricileri ve kafirleri yaratilmişlarin en şerlileri olarak kabul ediyor ve diyordu:”Onlar(Hariciler) kafirler hakkinda nazil olmuş ayetleri müminler için söylüyorlar”

(Sahih Buhari,cilt 9,sayfa 49-50)

Vehhabilerin taşlarla tesbih cekmenin bidat olduguna dair getirdikleri hadisin tahrici!!

Plaats een reactie

Imam Darimi Süneninde, Abdullah bin Mes´ud -radiyallahu anhu-´dan,
rivayet ediyor.
Imam Darimi, Hakem bin Mübarek bize, Amr bin Yahya´dan(el hemedani) rivayet etti dedi, o
da babamdan bize babasindan rivayet etti dedi:
Biz, sabah namazindan önce Abdullah b. Mes´ud´un kapisinin önünde
oturuyorduk, cikinca beraber mescide gidecektik, yanimiza Ebu Musa el Esari
geldi ve dedi ki:
– Ebu Aburrahman henüz evinden cikmadi mi?
– O´na hayir, cikana kadar bizle otur dedik.
Sonra Abdullah ibni Mes´ud cikti ve topluca ona yöneldik. Ebu Musa ona dedi
ki:
– Ey Ebu Abdurrahman, mescitte bilmedigim bir sey gördüm ve
elhamdulillah bu gördügümü ben hayir zannediyorum. dedi.
– Abdullah b. Mes´ud o gördügün nedir?, diye sordu.
– O da, Eger yasarsan sen de göreceksin… Mescitte halkalar seklinde
oturmus namazi bekleyen bir topluluk gördüm, her halkada bir adam
vardi ve halkadakilerin ellerinde taslar vardi. O adam 100 kere tekbir
edin, diyor tekbir getiriyorlar, 100 kere la ilahe illallah deyin, diyor
onlarda la ilahe illallah diyorlar, 100 kere tesbih edin diyor tesbih
ediyorlardi.”
– Abdullah b. Mes´ud, peki, sen onlara ne dedin?, dedi.
– Ebu Musa da onlara bir sey demedim, senin görüsünü veya emrini
bekledim. diye cevap verdi.
– Bunun üzerine Abdullah b. Mes´ud onlara günahlarini saymalarini
emretmedin mi, ve hasenatlarinin zayi olmayacagini söylemedin mi?”
Sonra bu halkalardan birinin basina hep beraber gidip, durduk. Abdullah b.
Mes´ud halkadakilere söyle dedi:
– Sizler böyle ne yapmaktasiniz, bu gördüklerim de nedir?”
– Ey Ebu Abdurrahman, bu taslarla tekbirlerimizi, tehlillerimizi ve
tesbihlerimizi sayiyoruz.”
– Ibn Mes´ud ta Günahlarinizi sayin, ben size garanti ederim ki
hasenatinizdan birsey eksilmeyecek. Yaziklar olsun ey ümmet-i
Muhammed ne cabuk helak oldunuz! Iste onlar Nebi -sallallhu aleyhi ve
sellem- in sahabesi, aramizdalar ve bakin (kullandigi) elbiseleri, kaplari
henüz eskimedi bile. Nefsim elinde olana yemin ederim ki siz ya
Muhammed´in dininden daha iyi bir din iceresiniz ya da dalalet
kapisini acmaktasiniz.”
– Halka da olan insanlar da, Vallahi ey ebu Abdurrahman biz hayirdan
baska bir seyi yapmak niyetinde degildik. dediler.
– Bunun üzerine ibn Mes´ud: Nice hayir isteyen vardir ama ona
muvaffak olamaz. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir kavimden
bahsetti ki onlar Kur´an okuyacaklar bogazlarindan gecmeyecek. Allah´a
yemin ederim ki bilmiyorum belki de onlarin cogu sizdendir, dedi ve
onlara sirtini dönüp gitti.
Amr bin Seleme dedi ki: O halkadakileri, Nehrevan günü(Haricilerle yapilan
savasta), haricilerin safinda onlarla beraber bize karsi kilic sallarken gördük.”
(Süneni Darimi 210)

HADİSİN TAHRICI:

Hadis zayiftir(İbni el cezvu,El zuafa ve el matrukin cilt 2,sayfa 233,no 2601)

Hadis zayiftir(İbni Adi,el kamil fi el zuafa,cilt 5,sayfa 122,no:1287)

Hadis zayiftir(Ibni Hacer,Lisan el Mzan,cilt 4,sayfa 378,no 1128)

El heytemi Mecmua el zevaid kitabinin Bab el Umma ala al sadaka adli bölümünde hadisi zayif saymiştir

İmam Celaleddin Suyuti(El havi,cilt 2,sayfa 31),El Nebulusi (Cam ul Esrar,sayfa 66),El Münavi (Feyd el kadir,cilt 1,sayfa 457),El Laknavi(Sabahat el fikr,sayfa 25)-de bu hadisi şübheli saymişlardir

Ravi Amr hakkinda onu gören İbni Main dedi ki:”Onun rivayetleri deyersizdir”(el zuafa vel matrukin,sayfa 212 no 3229)

İbni Karraş dedi ki:”O kabul görmeyen birisidir”(el mugni)

İmam Zehebi dedi ki:”O,en zayiflar arasinda yer alan itibar görmeyen birisidir”(Mizan el itidal,cilt 3,sayfa 293)

Older Entries